Evren KARAYEL GÖKKAYA "Urbino'dan İstanbul'a GİZEMLİ KENTLERİN SEYİR DEFTERİ"
04.02.2015
Urbino'dan İstanbul'a
GİZEMLİ KENTLERİN SEYİR DEFTERİ
Resimsel arayışımda öncelikle görsel
zenginliği ile etkisinde kaldığım renklerin, biçimlerin, dokuların
peşine düşüyorum. Yaşadığım ülke, bölge ve şehirlerde ya da yaptığım
seyahatlerde elimden bırakmadığım fotoğraf makinem ve desen defterimle
dış dünyada rastladığım sokaklar, binalar, tersaneler, limanlar gibi
belki de kimsenin umursamadığı ama benim için çarpıcı mekanları görsel
arşivimde biriktiriyorum. Bunların resme dönüşmesi sırasında bir
mücadele sahası olarak gördüğüm tuvalimin başında her defasında kendime
yönelttiğim en önemli soru: ''Konuyu kendi plastik dilimle yorumlarken,
önceki yorumlarımın tekrarına ya da onlarla çelişkiye düşmeden,
inandığım estetik değerleri, dolayısıyla kendimi nasıl aşabilirim?''
oluyor ve neticede tuvalime yansıyan imge, kendi iç dünyamın o an için
seçilmiş en doğru ifadesini temsil ediyor. Kendi iç dünyamla bir mekanı
bağdaştırabilmem ve bunun resme dönüşmesi, ancak o mekanda zaman
geçirmem ve oradaki yaşanmışlık izlerine tanık olmamla mümkün. Böylece
insanın doğasına ve yaşamına dair tanımlar ve izler çoğu zaman insansız
mekanların hakim olduğu resimlerimde başlıca unsuru oluşturmakta. Çok
iyi tanıdığım, yaşayarak sindirdiğim kentlerden İstanbul ve çoğunlukla
Urbino'dan görünülerin yer aldığı "Urbino'dan İstanbul'a GİZEMLİ
KENTLERİN SEYİR DEFTERİ" izleyiciyi her gün tanık olduğu gizemli bir
yolculuğa çıkarmayı amaçlamakta. Kimi zaman kentlerin bütüncül ruhunu
hissettiren uzaktan bir bakışla, kimi zamansa yaşanmışlığın izlerine
rastladığım ve yakından resmettiğim sokakları, pencereleri,
çamaşırlarıyla bu kentlerin ortak özelliği tarihlerinde barındırdıkları,
mekanlarında yaşattıkları Raffaello, El Greco, Tiziano, Levni, Çallı,
Bedri Rahmi, Ahmet Hamdi ve daha onlarca büyük ustanın yapıtlarına yön
veren son derece zengin bir kültüre sahip olmaları. Bunun yanında bu iki
kent, hayatımın belli dönemlerini acısıyla tatlısıyla geçirdiğim, hem
kendimin hem de bu kentlerin ruhunun izini sürdüğüm ve bu serüvende
karşı konulmaz ve sonsuza kadar sürecek olan bir resim yapma büyüsüne
kapıldığım yerlerdir.