TROİA'DA  GÜZELİN İZİNDE...

Disiplinler arası Karma Sergi Çanakkale Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde Açıldı

TROİA'DA  GÜZELİN İZİNDE...

 

            "Sanat" ve çoğu zaman ona eşlik eden "güzellik" hiç bir zaman basitçe tanımlanabilen konular olmamıştır. Dönemlerin değişiklik gösteren sosyolojik, ekonomik, kültürel ve politik parametreleri ile sanatın unsurları, amaçları, düşünsel ve toplumsal statüsü değişiklikler göstermiş, sanatçılar bununla bağlantılı olarak farklı arayışlar içinde olmuş ve farklı estetik yaklaşımlar ortaya koymuşlardır.

            Orta Çağ sanatı tamamen dine hizmet eder ve güzelliği sanatla ilişkilendirilmesi gereken bir unsur olarak görmezken, Rönesans “güzel”i tamamen sanatla bağlantılı bir şekilde antik mirasta aramıştır. Ancak bu dönemde de eserin eğitici, öğretici bir anlatım içermesi gerekliliği temel koşuldur ve konusu kutsal kitaba, diğer kutsal, tarihsel, edebi, hatta kurmaca metinlere dayanmaktadır. On sekizinci yüzyıla kadar durum benzer şekilde devam etmiş, saptanan ve tesadüfen aşılan sınırların ötesine ancak on sekizinci yüzyılda geçilebilmiştir. Bu yüzyılın başlangıcı ile birlikte görsel sanatların metinsel niteliklerinden uzaklaşarak benzersiz nitelikleri ile ilgilenilmeye başlanmış ve sanat hakkında salt ikonografik bağlamda düşünme dönemi sona ermiştir. Bu yaklaşım yirminci yüzyıl modernizminin önemli bir bölümünü etkisi altına almıştır ve öz eleştirel eğilimin yoğunlaştığı, hatta şiddetlendiği modern yaklaşımda plastik sanatlar kendi temel unsurları çerçevesinde analiz edilmeye başlanmıştır. Bu süreçte Cézanne, Empresyonistler'in uzamına karşı çıkmış, Picasso ve Braque, Cézanne'ın nesnesine saldırmış, Duchamp resim yapmak için kübist olmak gerekliliği varsayımını kırmış ve nitekim Buren, Duchamp'ın yapıtının dokunamadığına inandığı bir diğer varsayımı; “yapıtta temsil”in yerini sorgulamıştır.

            Yani hayranlık verici bir hızla kuşaklar kendi temellerini sorgulamış, her ne kadar 1960'ların ortasında sonu geldiği ileri sürülse de postmodernizim modernizimin devamı şeklinde sanat tarihi sahnesindeki yerini almıştır. Lyotard “Bir eser ancak önce postmodern olursa modern olabilir. Böylece anlaşılan postmodernizim sona varmış olan değil, doğum halindeki modernizimdir ve bu hal süreklidir” demiştir.

            Modernist estetikte biçmin belirgin tutarlılığı izleyiciye teselli ve haz duygususu sunar, ancak bu haz imgelem ve duyarlığın kavrama eşit olmak zorunda olmadığı, aklın bütün temsilleri aşmak zorunda olmasının hazzıdır. Postmodern sanat ise temsilin kendisinde temsil edilemeyeni öne çıkarmak istediğinden, kendini iyi biçimlerin tesellisinden, sanat nesnesi karşısında duyulan zevk uzlaşmasından uzak tutmaktadır. Yeni temsilleri onlardan haz almak için değil temsil edilemeyene dair daha güçlü bir ifadeyi vurgulamak için ortaya koyar. Bugünün sanatçısı ise yüzlece yıllık devingen bir yapı sergileyen bu dev birikimin ışığında, yaşamı boyunca edindiği deneyim, bilgi ve gözlemlerini, ortak ya da farklı duyumsamalarını kendi zihinsel süzgecinden geçirerek, kendine özgü yöntem ve teknikleri ile ortaya koyarlar.

             Bu sergide farklı disiplinlerde söz ettiğim şekilde kendine özgü yöntem ve teknikleri ile güzeli arayışlarını ortaya koyan 52 sanatçı, antik çağlardan çağımıza Türk ve dünya tarihinde ve kültüründe önemli  yeri olan bir coğrafyada Çanakkale'de izleyicileri ile buluşacaklardır.  Antik güzelliğin ortaya çıktığı, toplumsal kahramanlık destanlarının yazıldığı bu topraklar güzelin izini sürmek için en doğru yerlerden biri olması bakımından böyle bir sergiye ev sahipliği yapıyor olması mutluluk vericidir.

 

 

Evren KARAYELGÖKKAYA

Nisan 2017 Çanakkale